Son yıllarda sosyal medyanın gücü önemli ölçüde arttı. Markalaşmanın sosyal medya üzerinden yapılabileceğini düşünüyorum ama Türkiye Süper Ligi ve TFF'nin hiçbir yerinde resmi bir sosyal medya hesabı yok. TFF'nin sosyal medya hesapları olsa da o kadar aktif değil. Ligin neden sosyal medya hesabı yok kimse bilmiyor. Türkiye Süper Ligi'nde J League gibi çok fazla sürpriz yaşanıyor. Şimdi buna benzer markalaşma sorununa yönelik neden sonuçlara ve önerileri sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle 3 Ana Problem:
1. Süper Lig'in Tema Sorunu ve Buna Bağlı Olarak Yayın Hakları Sorunu:
Süper Lig yayın haklarını elinde bulunduran Bein Sports, çoğu zaman eleştiriliyor. Örnek olarak; aylık abonelik fiyatının pahalı olması, kulüplere yayın primlerini eşit ve adaletli bir şekilde vermemesi, taraflı yayın yapması gibi durumlar çok eleştiriliyor. Bunların yanında Bein Sports, kulüplerin kendi Youtube kanallarında maç özetlerini yayınlamalarına izin vermiyor. Örnek olarak, tüm Japonya kulüplerinin maç özetleri, kendi Youtube kanallarında düzenli bir şekilde yayınlanıyor.
Tema konumuza geri dönecek olursak, Süper Lig'in bu sezonki (2020/21) teması aşağıda görüldüğü gibiydi. Koyu lacivert renginin yanında açık mavi bir şekilde skor gözüküyor.
Fakat, bu yaz gerçekleşen U19 Gelişim Ligi Elit A Playoffları'nın yayın haklarını A Spor satın aldı. Playofflar'dan önceki normal ligin yayın hakları boştaydı. Kulüpler, kendi TV Kanalları veya Youtube kanallarında bazı maçları canlı olarak veriyordu. Aşağıdaki resim U19 Elit A Playoff şampiyonluk maçından.
Galatasaray, bu projemizdeki örnek kulübümüz olsun. Örnek olarak, Galatasaray'ın Scouting Departmanı dünyanın dört bir yanından futbolcu izlediğini ve bu futbolculardan ucuz pazar fiyatı ve potansiyelli olanlarını takıma transfer ettiğini düşünelim. Bu futbolcular eğer iyi performans gösterirse, yüksek fiyatlara Avrupa'daki büyük kulüplerine satılır. Bu hem Galatasaray'a maddi anlamda kazanç sağlar hem de Süper Lig'in bu transferler ile adını Avrupa'daki ve dünyadaki futbolseverler duyar. Sonuçta Galatasaray bir Süper Lig kulübüdür. Buna paralel olarak, Türkiye kulüpler, çok fazla 30'lu yaşlarında futbolcu veya kariyerinin son yıllarını geçirn futbolcuları transfer ediyır. Bu futbolculara büyük maaşlar veriliyor ve hal böyleyken bu futbolcular ülkemize gelmekten kaçınmıyor. Örnek olarak, bu sene Süper Lig'e yükselen Adana Demirspor, 35 yaşındaki dünya yıldızı David Luiz'i transfer etmek istiyor. David Luzi, kariyerinin son yıllarını geçiriyor ve maaşı yüksek. Fakat David Luiz'den daha genç, maliyeti düşük ve potansiyelli futbolcular da var. Buna örnek olarak 24 yaşındaki "Japon David Luiz: Ryuho Kikuci" var. Ben Kikuchi'nin analizini blog sayfamda yaptım ve gerçekten stili David Luiz'e çok benziyor. Blog sayfamdan Kikuchi analizime ulaşabilirsiniz. David Luiz gibi futbolculara çok para harcanıyor ve bu oyuncular kariyerinin son dönemlerini geçirdiği için piyasa bedelleri düşüyor ve kulüp adına büyük mali zararlara yol açıyor.
Altyapı Departmanı örneğimizde ise, Galatasaray kadrosuna ve "Pilot takım" olarak adlandırılan Galatasaray ile anlaşmalı "Anadolu Kulüpleri"ne (burada kastettiğim Anadolu kulüpleri, alt Liglerde veya yarı-profesyonel liglerde oynayan düşük bütçeli takımlar) transfer edildiğini veya kiralandığını düşünelim. Eğer bu futbolcular iyi bir performans sergilerlerse, Scouting örneğindeki gibi, Avrupa'nın büyük kulüplerine kariyerine devam ederek hem Galatasaray hem Türkiye Ligleri hem de Türkiye Milli Takımlarına talep artar. Bu taleplere örnek olarak yatırım, dünyada popülerlik vb. Fakat, Türkiye'de Altyapı'ya verilen önemin oldukça az olduğu açıkça belli oluyor. Altyapı'ya yatırım az. İşte burada devletin veya TFF'nin hamleleri çok ama çok büyük önem arz ediyor. Bu yatırımlar başta 4 Büyükler olmak üzere tüm kulüplere yapılması gerekiyor.
3. Sosyal Medyanın Gücü:
Başlangıç paragrafında değindiğim sosyal medya problemi, gerçekten çok büyük bir sorun. Bir denklem kurdum: Yayın hakları problemi, sosyal medyanın gücü ile üstü kapanabiliyor. Bunu denklemi destekleyen bir örnek var, ben🖐😀. Scouting başvurusu ile uğraştığım dönemde (Blogumun ana sayfasında sağ üstteki üç çizgiden profilime ulaşabilirsiniz, orada detaylı bir şekilde yazıyor.) Japonya futbolu ile ilgilenmeye başladım ve halen daha ilgileniyorum. Japonya 1. ligi J1'in Süper Lig gibi büyük bir yayın hakları sorunu var. Çok kısıtlı ülkeden Japon futbolu yayınlanıyor. Fakat bu sorunu ben uzun vadede sosyal medyada J1 Liginin sosyal medya hesaplarındaki detaylı istatistikler, özetler, özel programlar gibi detaylar ile çözdüm. Benim gibi scouting işi ile uğraşanlar veya gazetecilik-medya işleri ile ilgilenenler için işe yarayacak 2 unsurdan 1 tanesini takip etmek yeterli oluyor. Ya canlı maç izlemek ya da sosyal medyadan uzun vadede takip etmek ve araştırmak. Eğer bu iki unsura da "erişim(erişilebilirlik)" yok ise, o lig takip edilmez ve o ligden ümit yoktur.
Diğer Problemler:
❄ Futbolun yan sporları Futsal, Plaj Futbolu veya diğer sporlardan futbolcu devşirilebilir. Bu sayede, diğer sporları yapmış sporcuların fiziksel ve teknik avantajları takımların işine yarayabilir. Ben böyle düşünüyorum.
❄ Devletin sosyologlar, psikologlar ve spor insanları ile bir müzakere düzenleyip "Genç nesli spora teşvik" başlığı altında tartışılabilir ve çözümler üretilebilir. Ben, Avrupa'nın çoğu yerini gezmiş biri olarak Avrupa'daki spor sahalarının fazlalığı dikkatimi çekmişti. Örnek olarak İspanya Barselona'da tabire caiz ise her sokağın köşesinde futbol ve basketbol sahası vardı. Türkiye'de ise sadece bazı okul bahçelerinde beton sahalar var. Bu üzücü😪.
❄ Ayın oyuncusu, ayın golü, sezonun takımı gibi ödüllerin prestije ve 1. maddede değindiğim "göze hoş görünürlülük" durumuna katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Örnek olarak, İngiltere Premier Lig'in oyunculara vermiş olduğu ödüller beni cezbediyor ve tatmin ediyor. Ödüllerin cazibesi ve ağırlığı var. Süper Lig'de ise sadece sezonun oyuncusu ve sezonun takımı ödülleri veriliyor ama bu ödülleri Tıraş markası olan Gilette veriyor. Komik bir durum.
Buna benzer daha birçok örnek var. Eğer bu kısmı okuyorsanız, bu yazı(blog)'un yorumlar kısmına görüşlerinizi veya diğer problemleri belirtirseniz çok memnun olurum.
Sonuç olarak; Süper Lig ve Türk futbolu markalaşma problemi yüzünden hak ettiği yerlerde olmadığını düşünüyorum. Dünya ve Avrupa futbolunda aha iyi yerlerde ve seviyelerde olabileceğimizi düşünüyorum. Eğer ben çok zengin bir iş insanı, yatırımcı veya bir firma olsaydım, Süper Lig'e hiç yatırım yapmazdım ve Süper Lig'i yatırım konusunda "tuzak" olarak adlandırırdım.
.
Öncelikle 3 Ana Problem:
1. Süper Lig'in Tema Sorunu ve Buna Bağlı Olarak Yayın Hakları Sorunu:
Süper Lig yayın haklarını elinde bulunduran Bein Sports, çoğu zaman eleştiriliyor. Örnek olarak; aylık abonelik fiyatının pahalı olması, kulüplere yayın primlerini eşit ve adaletli bir şekilde vermemesi, taraflı yayın yapması gibi durumlar çok eleştiriliyor. Bunların yanında Bein Sports, kulüplerin kendi Youtube kanallarında maç özetlerini yayınlamalarına izin vermiyor. Örnek olarak, tüm Japonya kulüplerinin maç özetleri, kendi Youtube kanallarında düzenli bir şekilde yayınlanıyor.
Tema konumuza geri dönecek olursak, Süper Lig'in bu sezonki (2020/21) teması aşağıda görüldüğü gibiydi. Koyu lacivert renginin yanında açık mavi bir şekilde skor gözüküyor.
Fakat, bu yaz gerçekleşen U19 Gelişim Ligi Elit A Playoffları'nın yayın haklarını A Spor satın aldı. Playofflar'dan önceki normal ligin yayın hakları boştaydı. Kulüpler, kendi TV Kanalları veya Youtube kanallarında bazı maçları canlı olarak veriyordu. Aşağıdaki resim U19 Elit A Playoff şampiyonluk maçından.
Görmüş olduğunuz gibi, Süper Lig ve U19 Liginin temaları çok farklı. Süper Lig'in altındaki lig olan TFF 1. Ligi'nin de teması farklı. TFF 2. Lig ve diğer liglerin yayınları maalesef yok. Bunların yanında, Türkiye Kupası'nın da teması oldukça farklı. Bence, markalaşmanın 1. kuralı, lig yayınlarına Süper Lig, Türkiye Kupası farketmeksizin eşit muamelede davranılmalı. Bunların yanında, göze hoş görünürlük de bir diğer önemli unsur. Örnek olarak, Japonya Ligleri'nin (J1, J2 ve J3) temaları aynı. Bundan dolayı izleme keyfi, göze hoş görünürlük sayesinde psikolojik olarak arttığını düşünüyorum. Türkiye Kupası'nda şampiyon olan takımın şampiyonluk geliri, Süper Lig'deki yaklaşık dört tane maç gelirine denk geliyor. Süper Lig'de maç kazanan takıma 2.2M TL galibiyet primi veriliyor ama Türkiye Kupası şampiyonluk primi ise 1.5M $ (14 Temmuz 2021 tarihi ile 1$~8.6TL 😭). Hal böyle iken, Süper Lig'in önemi kulüpler için daha da artıyor.
2. Kulüplerimizin "Scouting ve Altyapı" Yatırımı:
"4 büyükler" olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, Türkiye'nin en büyük spor ve futbol kulüpleridir. Bu kulüplerimizin yanında "Anadolu Kulüpleri" vardır ve bu kulüpler 4 büyüklerin dışında kalan kulüplerdir. Bu kavramları aklımızda tutalım ve bir proje hayal edelim.
2. Kulüplerimizin "Scouting ve Altyapı" Yatırımı:
"4 büyükler" olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, Türkiye'nin en büyük spor ve futbol kulüpleridir. Bu kulüplerimizin yanında "Anadolu Kulüpleri" vardır ve bu kulüpler 4 büyüklerin dışında kalan kulüplerdir. Bu kavramları aklımızda tutalım ve bir proje hayal edelim.
Galatasaray, bu projemizdeki örnek kulübümüz olsun. Örnek olarak, Galatasaray'ın Scouting Departmanı dünyanın dört bir yanından futbolcu izlediğini ve bu futbolculardan ucuz pazar fiyatı ve potansiyelli olanlarını takıma transfer ettiğini düşünelim. Bu futbolcular eğer iyi performans gösterirse, yüksek fiyatlara Avrupa'daki büyük kulüplerine satılır. Bu hem Galatasaray'a maddi anlamda kazanç sağlar hem de Süper Lig'in bu transferler ile adını Avrupa'daki ve dünyadaki futbolseverler duyar. Sonuçta Galatasaray bir Süper Lig kulübüdür. Buna paralel olarak, Türkiye kulüpler, çok fazla 30'lu yaşlarında futbolcu veya kariyerinin son yıllarını geçirn futbolcuları transfer ediyır. Bu futbolculara büyük maaşlar veriliyor ve hal böyleyken bu futbolcular ülkemize gelmekten kaçınmıyor. Örnek olarak, bu sene Süper Lig'e yükselen Adana Demirspor, 35 yaşındaki dünya yıldızı David Luiz'i transfer etmek istiyor. David Luzi, kariyerinin son yıllarını geçiriyor ve maaşı yüksek. Fakat David Luiz'den daha genç, maliyeti düşük ve potansiyelli futbolcular da var. Buna örnek olarak 24 yaşındaki "Japon David Luiz: Ryuho Kikuci" var. Ben Kikuchi'nin analizini blog sayfamda yaptım ve gerçekten stili David Luiz'e çok benziyor. Blog sayfamdan Kikuchi analizime ulaşabilirsiniz. David Luiz gibi futbolculara çok para harcanıyor ve bu oyuncular kariyerinin son dönemlerini geçirdiği için piyasa bedelleri düşüyor ve kulüp adına büyük mali zararlara yol açıyor.
Altyapı Departmanı örneğimizde ise, Galatasaray kadrosuna ve "Pilot takım" olarak adlandırılan Galatasaray ile anlaşmalı "Anadolu Kulüpleri"ne (burada kastettiğim Anadolu kulüpleri, alt Liglerde veya yarı-profesyonel liglerde oynayan düşük bütçeli takımlar) transfer edildiğini veya kiralandığını düşünelim. Eğer bu futbolcular iyi bir performans sergilerlerse, Scouting örneğindeki gibi, Avrupa'nın büyük kulüplerine kariyerine devam ederek hem Galatasaray hem Türkiye Ligleri hem de Türkiye Milli Takımlarına talep artar. Bu taleplere örnek olarak yatırım, dünyada popülerlik vb. Fakat, Türkiye'de Altyapı'ya verilen önemin oldukça az olduğu açıkça belli oluyor. Altyapı'ya yatırım az. İşte burada devletin veya TFF'nin hamleleri çok ama çok büyük önem arz ediyor. Bu yatırımlar başta 4 Büyükler olmak üzere tüm kulüplere yapılması gerekiyor.
3. Sosyal Medyanın Gücü:
Başlangıç paragrafında değindiğim sosyal medya problemi, gerçekten çok büyük bir sorun. Bir denklem kurdum: Yayın hakları problemi, sosyal medyanın gücü ile üstü kapanabiliyor. Bunu denklemi destekleyen bir örnek var, ben🖐😀. Scouting başvurusu ile uğraştığım dönemde (Blogumun ana sayfasında sağ üstteki üç çizgiden profilime ulaşabilirsiniz, orada detaylı bir şekilde yazıyor.) Japonya futbolu ile ilgilenmeye başladım ve halen daha ilgileniyorum. Japonya 1. ligi J1'in Süper Lig gibi büyük bir yayın hakları sorunu var. Çok kısıtlı ülkeden Japon futbolu yayınlanıyor. Fakat bu sorunu ben uzun vadede sosyal medyada J1 Liginin sosyal medya hesaplarındaki detaylı istatistikler, özetler, özel programlar gibi detaylar ile çözdüm. Benim gibi scouting işi ile uğraşanlar veya gazetecilik-medya işleri ile ilgilenenler için işe yarayacak 2 unsurdan 1 tanesini takip etmek yeterli oluyor. Ya canlı maç izlemek ya da sosyal medyadan uzun vadede takip etmek ve araştırmak. Eğer bu iki unsura da "erişim(erişilebilirlik)" yok ise, o lig takip edilmez ve o ligden ümit yoktur.
Diğer Problemler:
❄ Futbolun yan sporları Futsal, Plaj Futbolu veya diğer sporlardan futbolcu devşirilebilir. Bu sayede, diğer sporları yapmış sporcuların fiziksel ve teknik avantajları takımların işine yarayabilir. Ben böyle düşünüyorum.
❄ Devletin sosyologlar, psikologlar ve spor insanları ile bir müzakere düzenleyip "Genç nesli spora teşvik" başlığı altında tartışılabilir ve çözümler üretilebilir. Ben, Avrupa'nın çoğu yerini gezmiş biri olarak Avrupa'daki spor sahalarının fazlalığı dikkatimi çekmişti. Örnek olarak İspanya Barselona'da tabire caiz ise her sokağın köşesinde futbol ve basketbol sahası vardı. Türkiye'de ise sadece bazı okul bahçelerinde beton sahalar var. Bu üzücü😪.
❄ Ayın oyuncusu, ayın golü, sezonun takımı gibi ödüllerin prestije ve 1. maddede değindiğim "göze hoş görünürlülük" durumuna katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Örnek olarak, İngiltere Premier Lig'in oyunculara vermiş olduğu ödüller beni cezbediyor ve tatmin ediyor. Ödüllerin cazibesi ve ağırlığı var. Süper Lig'de ise sadece sezonun oyuncusu ve sezonun takımı ödülleri veriliyor ama bu ödülleri Tıraş markası olan Gilette veriyor. Komik bir durum.
❄ Bir ülkeyi temsil eden şehir başkent olmalı. Fakat Ankara takımlarının hiçbirinin Süper Lig şampiyonluğu yok. Hatta bu sezon (2021/22) hiçbir Ankara takımı şehrini temsil edemeyecek. Çünkü 2020/21 sezonunda 2 Ankara takımı MKE Ankaragücü ve Gençlerbirliği küme düştü. Bir Ankaralı olarak bunun bir felaket olduğunu düşünüyorum.
Buna benzer daha birçok örnek var. Eğer bu kısmı okuyorsanız, bu yazı(blog)'un yorumlar kısmına görüşlerinizi veya diğer problemleri belirtirseniz çok memnun olurum.
Sonuç olarak; Süper Lig ve Türk futbolu markalaşma problemi yüzünden hak ettiği yerlerde olmadığını düşünüyorum. Dünya ve Avrupa futbolunda aha iyi yerlerde ve seviyelerde olabileceğimizi düşünüyorum. Eğer ben çok zengin bir iş insanı, yatırımcı veya bir firma olsaydım, Süper Lig'e hiç yatırım yapmazdım ve Süper Lig'i yatırım konusunda "tuzak" olarak adlandırırdım.
.
Çok güzel bir yazı olmuş. Özellikle, Ankara takımlarının durumu çok üzücü. Şehrin, takımlarına sahip çıkmaması burada önemli bir sebep olarak görünüyor. Bu arada Bursaspor'un yakaladığı büyük başarıyı sürdürülebilir bir yapıya döndürememesi ilginçti. Yine de yeni yılda Sivasspor gibi çıkış yaratan takımları görebiliriz.
YanıtlaSil